19 Eylül 2008 Cuma

Yirmidozuncu Mektub 7. Nükte

"Yedinci Nükte: Ramazanın sıyamı, dünyada âhiret için ziraat ve ticaret etmeğe gelen nev'-i insanın kazancına baktığı cihetteki çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki: Ramazan-ı Şerifte sevab-ı a'mal, bire bindir. Kur'an-ı Hakîm'in nass-ı hadîs ile herbir harfinin on sevabı var; on hasene sayılır, on meyve-i Cennet getirir. Ramazan-ı Şerifte herbir harfin, on değil bin ve Âyet-ül Kürsî gibi âyetlerin herbir harfi binler ve Ramazan-ı Şerifin Cum'alarında daha ziyadedir. Ve Leyle-i Kadir'de otuzbin hasene sayılır."
A: İnsanların çoğu bunu algılayamıyor. Kuran okuyorsun, bir kelam. Şöyle düşünelim. Ben senden razı oldum cümlesi. Bana Oktay Bey dese, ben senden razıyım. İyi memnun oldum. Benim için 10 hasene seviyesinde. Öyle bir şey ki, rüyanızda Resulullahı gördünüz, diyor ki, "ben senden razıyım" onun sözü farklı. Ölene kadar aklımdan çıkmaz bu söz. Her an onu hatırlamak isterim. Bakın aynı kelime. Bir yerde on sevabı varken, bir yerde yüzbin sevabı oluyor.
Veya gençler için söyleyeyim. Seni seviyorum sözü normal bir kelime. Fakat sevgili söyleyince, çok değerli olur.
Demek Ramazanda da Cenabı Hakka bir nevi melekleşerek, o sözleri okumak, çok daha etkili oluyor. Ramazan haleti ruhiyesiyle okusak, nefsimizi terbiye etsek, bir nevi melekleşssek, Kuranı taşıyacak bir vaziyete gelsek, o zaman Allahın kelamı bize ne kadar tesir ediyor. Biraz kusurlu olduğunda, pişmanlık içinde, gece de kalkıp yalvardığı zaman veya Hacda Kabenin karşısında ne kaar değişiyor değil mi Kuran okumak. Bir adamdan dinliyorsun, çok tesir etmiyor. Ama bazı hafızları dinleyenleri yaklıyormuş. Öyle bir halde okuyor ki, ruhuna işliyor.
Balık tutanlar daha iyi bilir. Karadenizde oltaya çıkarsınız. Kocaman deniz, nered olduğunu bilmiyorsunuz. Öyle bir zamanlar vardır ki, sürü halinde geliyordur, oltayı atarsınız, bir defada 20 tane birdden gelir. Kadir gecesi de öyle bir gece. Ne yaparsan yap, bir dua et, 30 bin sevabı var. Sürü halinde balıkların geçmesi gibi. Bir saattte kayığı dolduruyorsun: Diğer zamanda sabahtan akşama kadar 10 tane ancak topluyorsun.
O yüzdan üstad talebeleriyle nöbet tutarlarmış. Birisi en azından sürekli dua edermiş.
Z: Mustafa İslamoğlu diyor ki, esas Kadir gecesi Kuranın gönlünüze inmeye başladığı zamandır.
A: Risalede o ilginç. Kadir Gecesini veya ramazanı bir vakit olarak değil de, hal olarak tarif ediyor. O yüzden Kadir Gecesi senin için her gün olabilir. Allah'ın takdiri. Fakat kadir Gecesi özellikle Ramazanda olması, külli bir hava olması ve herkesin dualarının toplanması için, doğrudur.
Mn: Bu konuda, Prof. Faruk Beşerin söylemiş olduğu bir çalışma var. Gizlemiş Allah-u Teala. Sadece niyetlerin düzgünlüğü açısından. Rasim Hocanın söylediği şey. Zaten saklamış. Gizli, bilinmiyor. Bütün o gecelerde.
A: Balıkların da nerede olduğunu bilmiyorsun, sürekli geziyorlar.
R: Yani insan bütün seniye çarçur ediyor. Sonra nasıl olsa Kadir Gecesi var diye rahat davranıyorlar.
Y: O tip insanların Kadir Gecesini de değerlendireceğini sanmıyorum.
R: Ama insanların böyle bir algıları da var. Adam Kadir Gecesine kadar teravihe gelmiyor.
A: "Evet herbir harfi otuzbin bâki meyveler veren Kur'an-ı Hakîm, öyle bir nuranî şecere-i tûbâ hükmüne geçiyor ki; milyonlarla o bâki meyveleri, Ramazan-ı Şerif'te mü'minlere kazandırır."
Öyle bir zemine atıyorsun ki, tohumu bir tane tohum binler tohum ağaç çıkabiilr.
R: Bununla ilgili buğdayı örnek veriyor değil mi?
Mn: Ama dönüşü şecere-i tuba. Çok harika bir şey. Kendisine dönüyor. Öyle büyük bir nimet.
A: Burada şecere-i tuba esprisi, baki meyveler olması anlamında. Baki devamlllığı olması manasında. Normalde, bir söz geçip gidiyor. Fakat belli anları çok önemli. Babamla geçirdiğim bazı anlar var, sadece kelimeleri değil her halini anımsıyorum.
"İşte gel, bu kudsî, ebedî, kârlı ticarete bak, seyret ve düşün ki: Bu hurufatın kıymetini takdir etmeyenler ne derece hadsiz bir hasarette olduğunu anla!"
Bir kelime ama çok kıymetli bir kelime.
R: Cenabı Haktan geldiği şekliyle lafızları öyle. Mealini okusak, belki aynı olmayabilir.
Mn: Harf cihetiyle mahluk. Ama mana cihetiyle kadim.
A: "İşte Ramazan-ı Şerif âdeta bir âhiret ticareti için gayet kârlı bir meşher, bir pazardır. Ve uhrevî hasılât için, gayet münbit bir zemindir. Ve neşvünema-i a'mal için, bahardaki mâh-i Nisandır."
Nisan yağmurlarının özel bir hikmetinin olduğunu da söylüyorlar. Çölden kalkan tozlar, yüksek miktarda demir kaldırıyormuş. Yağmur bulutları o demiri toprağa taşıyormuş. O yağmuru almış tarlalar çok bereketli olurmuş.
R: Ama bakınca insanlar diyor ki, çamur yağdı.
A: Bir de humuslu toprak. Tohum atınca, gür çıkıyor. Karadenizde şaşırdım. Sahilde hiç ağaç yoktu, 3 sene içerisinde 4-5 metre yükselmiş. Toprak çok münbit. Acayip bir şey. Normal ağaç burada 10 yılda zor yetişiyor.
O: Nisan yağmuruna benzetmesi bu münbit zeminin çabuk gelip geçici olduğuna da bir ikna olabilir mi?
A: Geliyor az duruyor ama çok berektli.
Mn: Demek Nisan yağmuru tam besliyor toprağı.
A: "Saltanat-ı rububiyet-i İlahiyeye karşı ubudiyet-i beşeriyenin resm-i geçit yapmasına en parlak, kudsî bir bayram hükmündedir."
Topluca insanlar Ramazanı yaşıyor. Sanki tüm Türkiye genelinde bir resmi geçit olur ya. Tüm müminler külli bir ubudiyet yapıyorlar. O sesler birleşse, ki birleşiyormuş semada.
A: Görüntü ve ses kaybolmuyor. Yılanlar görüntüyü takip ederek, bir saat öncesindeki görüntüyü takip ederek peşinden gidebiliyor.
"Ve öyle olduğundan, yemek-içmek gibi nefsin gafletle hayvanî hacatına ve malayani ve hevaperestane müştehiyata girmemek için oruçla mükellef olmuş. "
Bütün mahlukat Allahı zikrediyor. öyle bir geçitten mahrum kalmamak için, Allah insanı yemek içmekten alıykoyuyor ki, o haleti ruhiyeyi hissetsin.
"Güya muvakkaten hayvaniyetten çıkıp melekiyet vaziyetine veyahut âhiret ticaretine girdiği için, "
Oruç tuttuğunda Kuranla muhatap olmaya başlıyorsun. Kuranla her muhatap olduğunda Ahiret ticaretine giriyorsun.
"dünyevî hacatını muvakkaten bırakmakla, uhrevî bir adam ve tecessüden tezahür etmiş bir ruh vaziyetine girerek; savmı ile, Samediyete bir nevi âyinedarlık etmektir. "
Öyle bir hale geliyor ki, ruhun hiçbir şeye ihtiyacın yok. Samediyet nedir? Hiçbir şeye muhtaç olmayacak bir halde oluyorsun. Bir de her şeye muhtaç olma yönü de çok ilginç. İhtiyarlar risalesi burayı açıklıyor. Hayat hiçbirşeye muhtaç değildir, ama her şeye hayata muhtaçtır. Bin tane buz var. Buzun varlığı suyun varlığına bağlıdır. Buzun içinden suyu çektiğimiz vakit, hiçbir şey kalmaz. Suyun varlığı da su moleküllerine bağlıdır. Su molekülleri de enerjiye bağlıdır. Her şey kayyumiyete bağlı. Onun gibi ruh olmazsa, hiçbir şey olmaz. İnsanın cesedi de ruhun bir tezahürüdür, görünümüdür. Ruhu çeksen, hiçbir şey kalmaz.
İnsan bir nevi samediyete ayine oluyor.
"Evet Ramazan-ı Şerif; bu fâni dünyada, fâni ömür içinde ve kısa bir hayatta bâki bir ömür ve uzun bir hayat-ı bâkiyeyi tazammun eder, kazandırır."
Bir an yaşamak bile kafidir. Normalde kamera kaydetmiyor. Sizi seyrediyorum. Kaydettiğim zaman ne olur, bir an bile girseniz siz o cdde varsınız artık. Bir an bile Allahla irtiba öyle.
Bir de şöyle bir mesele var. Buz buz kaldığı müddetçe, ömrü nedir, güneş geldiğinde eriyene kadardır. Ama su olarak eridği zaman, okyanusla birlikte olacak. Okyanus kadar genişleyecek. Onun gibi insan cemaat sırrıyla, kendini bir cemaate ait kılarak, Ümmeti Muhammede ait kılarak, ne yapıyor? Vücudumuzdaki bir hücre bizim ruhumuzla irtibatı yoluyla, ben oluyor. Ben de Alemi İslamın bedeninde bir hücre gibi olsam. O ruhla irtibat içinde olacağım. Benim ömrüm 60 yılken, müminlerin ömrü Kainatın başından beri vardır. Sonsuz bir hayatı kazanmış olabiliyorum.
"Evet birtek Ramazan, seksen sene bir ömür semeratını kazandırabilir. Leyle-i Kadir ise, nass-ı Kur'an ile bin aydan daha hayırlı olduğu bu sırra bir hüccet-i katıadır. Evet nasılki bir padişah, müddet-i saltanatında belki her senede, ya cülûs-u hümayûn namıyla veyahut başka bir şaşaalı cilve-i saltanatına mazhar bazı günleri bayram yapar. Raiyetini, o günde umumî kanunlar dairesinde değil; belki hususî ihsanatına ve perdesiz huzuruna ve has iltifatına ve fevkalâde icraatına ve doğrudan doğruya lâyık ve sadık milletini, has teveccühüne mazhar eder. Öyle de: Ezel ve Ebed Sultanı olan onsekiz bin âlemin Padişah-ı Zülcelal'i; o onsekiz bin âleme bakan, teveccüh eden ferman-ı âlîşanı olan Kur'an-ı Hakîm'i Ramazan-ı Şerifte inzal eylemiş."
18 bin alemin hakikati insanın içinde. İnsanın bütün alemlerle irtibatı var. Muhabbet ve hayal birer alemdir. İnsanda muhabbet ve hayal olmasıyla, onlarla irtibatı var. Alemi misal nedir? Kabir alemidir. Ama insanın dünyasında da rüya vasıtasıyla, alemi misal onun içinde vardır. Allah herkesi düşünür. Cemal ve Celalin birlikteliği çok ilginç bir nokta. Adam dedi ki, bu köyü olduğuu gibi doyurun. Bütün her bir fert tek tek düşünülerek dağıtılmış. Herkese kendi paketi gidiyor.
"Elbette o Ramazan, mahsus bir bayram-ı İlahî ve bir meşher-i Rabbanî ve bir meclis-i ruhanî hükmüne geçmek, mukteza-yı hikmettir. Madem Ramazan o bayramdır; elbette bir derece, süflî ve hayvanî meşagılden insanları çekmek için oruca emredilecek. Ve o orucun ekmeli ise: Mide gibi bütün duyguları; gözü, kulağı, kalbi, hayali, fikri gibi cihazat-ı insaniyeye dahi bir nevi oruç tutturmaktır. "
Oruçla mide terbiye dilince diğer cihazlar da terbiye edilebiliyor.
"Yani: Muharremattan, malayaniyattan çekmek ve her birisine mahsus ubudiyete sevketmektir."
İnsan mide sürekli kendisiyle meşgul ede ede, nefis kalp ve aklı dinlemez. İşte nefsi terbiye etmenin yolu, helali dahi terk etmek suretiyle söz dinlemeye alıştırmaktır.
Ct: Yine olmuyorsa?
Md: Bu genççe bir soru. Allah bütün dualara cevap veriyordur. Bırakmayacaksın. Olmuyor zanneder, Allah'ın rahmetinden ümidini keser. Halbuki öğrenmediğin dediğin şeyler, altyapıyı oluşturur. O yüzden olur.
Tüm nefisler insan nefsidir. Üç aşağı beş yukarı. Herkes aynı şeyleri hisseder.
A: Güzel düşünürsen, Allah güzel verir.
Md: Ben bazen derdim, bugün hayalen sohbet ettim kendimle. Derdim ki, Allah hilim versin derler. Yumuşaklık yani. Bende bir sirke gibi hiddetli hal vardı. Hilim ne güzel bir şeydir derdim. Fakat yıllar önceden yapılan o yapılan arzuları Allah yıllar sonra veriyor.
Belki orucun 30 gün üstüste olmasının hikmeti de böyle. Üstüste olunca, duanın şiddeti de çok yüksek olur.
Mn: Sünnet olan oruçların 3 gün olmasınyla alakalı yapılan çalışmalardan bahsetsek, son derece önemlidir. Nefisle alakalı mesellerde oruç ilaçtır.
A: "Yani: Muharremattan, malayaniyattan çekmek ve her birisine mahsus ubudiyete sevketmektir. "
Çok ilginç bir şey söyleyeyim. Bizim çocuk biraz huysuzdu. Ramazanda çok değişti. Evde sürekli Kuran okunuyor. O ortamda çok yumuşadı.
Bütün duyguları Allah yolunda oruç tutturursak, o göz baktığı şeyen lezzet almaya başlıyor, o dil Kuran okumaktan müthiş lezzet almaya başlıyor. Ne kadar haramdan uzak durursak, meşru olan lezzetten o kadar lezzet alırız. Mesela insanlar ifrat tarzında sürekli atıştırıyor. Akşam yemek yediğinde, lezzet alamıyorsun. Bütün diğer cihazlar da öyle.
Özellikle gençlerdeki gayri meşru enerji tasarrufu, evlendiği zaman tam tersine döner. Cenabı Hakkın adaletinin tecellisidir.
"Meselâ: Dilini yalandan, gıybetten ve galiz tabirlerden ayırmakla ona oruç tutturmak. Ve o lisanı, tilavet-i Kur'an ve zikir ve tesbih ve salavat ve istiğfar gibi şeylerle meşgul etmek... Meselâ: Gözünü nâmahreme bakmaktan ve kulağını fena şeyleri işitmekten men'edip, gözünü ibrete ve kulağını hak söz ve Kur'an dinlemeğe sarfetmek gibi sair cihazata da bir nevi oruç tutturmaktır. Zâten mide en büyük bir fabrika olduğu için, oruç ile ona ta'til-i eşgal ettirilse, başka küçük tezgâhlar kolayca ona ittiba ettirilebilir."
Demek ki düğüm midede. Oruçla mide açılacak, ruh dışarı çıkacak. Serbest halde ubudiyetini edecek.
...
Bu dünyada bir lira koyuyorsun, çok kıymetsiz bir şey, ama Ahirette o 1 Lira ne kadar kıymetli hale geliyor.
R: Normal ibadetinle alabildiğinin karşılıkla, ramazanda aynı ibadetle alabildiğin karşılık çok farklı.
H: Şimdi bir arazi alsan, %20 ile kazanıyorsun, ama o zamanda alsan, çok yüksek bir değer kazanıyorsun.
Mn: Peki neden öyle?
A: Ramazanın sadece bir ay olmadığını konuştuk ya. Ramazanın haleti ruhiye olarak terakkisi olduğunu söyledik. İhtiyaç anında insana nasıl lezzetli geliyor.

9. Nükte:

Hiç yorum yok: