12 Şubat 2010 Cuma

Üçüncü Desise

mk. Sait Nurside çok müspet bir kişilik var. Hem insanlara tabi olmuyor, hem de insanlara gıcık olmadan, kendi gördüklerini anlatıyor. Sait Nursi, en karışık devirde bile, insanların haklarını ifade ediyor. Küsmüyor.

aş. Şeriat isteyenlerin asıldğı bir yerde, sözünden dönmüyor.

mk. Aynı zamanda, karşıdaki insana menfi bir davranışta bulunmuyor.

bu çok ince ve tatlı bir nokta.

aş. 31 marttaki hadise çok ilginç. önünde bir sürü insan asılmış. o dar ağaçların önünden geçiriyorlar. "sen de bunlar gibi şeriat mı istedin" diye soruyorlar. "evet ben de istedim, ama isyancıların istediği gibi değil. benim istediğim şeriat şöyle şöyle" diyor.

yy. insan bakınca, bu gücü nereden alıyor diye soruyor. bir çocuk size mantıklı bir şekilde kafa tutsa, düşünürsünüz, bu çocuk neye dayanıyor. üstadın her yerdeki tavrı.

mk. başka bir müspet örnek. sait özdemir ağbi. hala yaşıyor kendisi. üstadı afyonda mahkemeye götürürken, kollarından girmişler. bütün millet de yolda izliyor. sait nursi, demiş ki, yanındakilere: "bunlar kim? niye gelmiş bu insanlar?" yani bütün o insanların coşkulu halinden kendisini kopartıyor. yani olgun bir kişilikle, kararlı tutarlı, tepkiselolmayan. sait nursi buna, asabiyet hastalığı diyor. dengesizlik diyor. doğruyla eğriyi her zaman birbirine karıştırma tavrı var. sait nurside bu yok. o yüzden mahkemeden korkmadığı gibi, insanların ayağa kalkmasından da heyecanlanmıyor.

necmettin şahinerin uzaktan da olsa çıraklığını yapmıtım. eskişehirde, barladan almış götürmüşler 40 kişi kadar. askerleri tahrik ediyorlar. bir talebesi demiş: "biz gavur muyuz?" isyan etmiş. sait nursi, tahriklere kapılmamış, hemen onu teskin etmiş.

sait nursiyi yolu bile olmayan barlaya tıkıyorlar. hapse koyuyorlar. camı kırık. yatak yok. sait nursi, tahrik olsun isyan çıksın istiyorlar. hep tahrik etmek için uğraşıyorlar. ama sait nursi, mutedil adam. bu tahriklerin hiçbirine kapılmıyor. hem korkmuyor. hem de başkalarını korkutmak, başkalarına karşı güç göstermek gibi bir davranışta bulunmuyor.

sait nursinin yanında olan insanlar zarar görmemişler. ama şeyh sait isyanında adı sanı belli değil, binlerce insan ölmüş.

yy. üstadın derdi belli. iman hakikatleri isyan çıkarsa, ne olacak. zaten bir şey elde edilmez. karşı tarafa malzeme çıkar. onlar da onun peşinde. bu oyun hala oynanıyor ki. adam öldürüyorlar, müslümanlar yaptı diyorlar. her defasında, millete "kahrolsun şeriat" diye bağırtırıyorlar. ama müslümanlar, duruşuyla yaşantısıyla dik durduğu zaman, karşı tarafı daha fazla etkiliyor.

aş. önemli olan korku damarının hikmetini anlamak açısından bakmak. üstadın kahramanlıklarının hak üzere olduğunun göstergesi. müminleri tarif ederken, onların kalplerinde bir korku yoktur, hüzün de duymazlar diyor ayet mealinde.

o damarın yanlış kullanılması, insanı ne hallere götürüyor. mesela askerde veya başka bir kurumda kendini saklıyor. komutanlar öylelerine özellikle uyuz oluyor ve kıldırmıyorlar. soruyorlar, kim oruç tutuyor? 5 kişi el kaldırıyor. tamam diyor, bunlara yemek çıkacak, diğerlerine çıkmayacak. ama başkalarına, izin vermiyor. sen bazen kılıyorsun, bazen kılmıyorsun diye kızıyor onlara.

zarar görme meselesine gelince, bizim gençliğimizde kitap taşımak bile ceza gerektiriyordu. bir kere hoca, namaza gidiyorum diye, beni dövmüştü. o hareketi bana zarar gibi gelmişti, ama aslında benim imana karşı ilgimi daha pekiştirmişti, gibi geliyor şimdi.

o gördüğüm şeyi, zarar olarak telakki etmiyorum şimdi. biri zarar olarak telakki ediyorsa...

korku faktörü çok ilginç. ilaç firmaları bu korku faktörünü çok kullanıyor. hastalık üretiyor. bu damarı öyle kullanıyorlar ki, aslında biz bunda suçluyuz.

hş. bazen kıvırırlar, bu kötü bir şey. üstadın kosturmadaki, 31 marttaki davranışı, çok güzel bir derstir bize. allahın dürüstlüğü nasıl koruduğnu gösterir.

ama sen bir kıvırtmaya başladın mı, adam sana baştan güvenmiyor.

yy. yalnız "her doğruyu her yerde söylemeyin" diyor.

hş. evet, ama adamın mahrem bir şeyini almışlar, ortaya çıkarmışlar. bunu da savunuyor.

mk. mehdi ve deccal konusunu bile, sait nursi, çok olgun işlemiş. saldırgan, tahrik edici bir tarzda işlememiş. deccal konusunu insanların dengesini bozacak şekilde işlememiş. mehdinin özellikleri şunlar olacak, diyerek, herkes kendi nispetinde ne alacaksa, söylemiş.

bukonularda sait nursi, hep latif ve dengeli bir şekilde anlatmış.

hş. bazı insanlar hem ahireti, hem dünyayı kazanmak için, iki taraflı oynarlar. hem yanında gibi gözüküp, hem de ben yanında değilim, demeye gerek yok. o zaman zarar da görmezsin.

aş. üstad, korkuyla ilgili oranlar vermiş. mesela, adam gemiye binemiyorum korkuyorum demiş.

mn. "hayvan bile olamaz" sözü menfi bir söz olmaz mı?

yy. adamın biri kendini darı zannediyormuş. tavukları görünce korkuyormuş. tedavi görmüş, tamam ben mısır değilim diye anlamış. tam çıkacakken, doktora demiş ki: tamam anladım, mısır olmadığımı, ama tavuklar bunu biliyor mu.

mk. arabanın birisi geri geri geliyor. tam köprünün kenarında. orada, hop mu, dersin. yoksa, lütfen bir dakika düşeceksin diye kibarca mı konuşursun. doğru olan, nedir. orada bağırıp, en yüksek sesle ani tepki vermektir.

aş. kendi dünyamda uyguladığım bir şeyi söyleyeyim. sürekli mesela kanama vesvesesi oluyor. acaba abdestim bozuldu mu. siz vesvese yaptıkça, su geliyor. bir gün dedim ki, bozulsa da bozulmasa da ben artık bırakmayacağım. psikolojik bir takıntı haline gelmişti. elhamdülillah o kararı verdikten sonra, o vesvese kayboldu.

yy. adamın biri köye gidiyor. hocaya musallat oluyor. hocam, bana muska yap diyor. hoca istemiyor, ama adam bırakmıyor. hoca da dayanamıyor diyor: bu su mübarek su, ama bu suyu içerken aklına tavşanı getirmeyeceksin diyor. hoca kurtuluyor. takıntı.

mk. korkunun çaresi nedir, diye sorarlar. en önemli hususlardan bir tanesi, korkuyu sadece dini olarak algılamayalım. korku hayatımızın temel bir parçasıdır. eğer hayatımızın temelinde korku olayını çözemezsek, dini olaylarda da çözemeyiz. arabaya bindiniz, araba kullanmayı bilmiyorsanız, korkarsınız. sürmeyi öğrenince, korku geçer. korkuları anlamak istiyorsak, bazı şeyleri kavramamız gerekiyor.

iş konusunda da. bir konuyu öğrenirseniz, bilgi olarak korkudan kurtulursunuz. pratik eder de meleke haline getirirseniz, korkularınızı aşmış olursunuz.

temel konularda korkunuz varsa, dini konularda da korkarsınız.

yy. şahsiyetli insanlar bu doğrudur deyip net oluyor. ama şahsiyetsiz insanlar, sürekli dönüyor.

aş. hulusi ağbi, üstada bir mektup yazmış. burada problemin nereden kaynaklandığına dair bir şeyler söylüyor.

her bir desisei imaniyenin, imandaki bir zaaftan kaynaklandığını söylüyor. mesela hubbu cah yerine, rızayı ilahiyi kabul edin diyor. ikincisinde, havf ve vehim, kadere imanın eksikliğinden kaynaklanır diyor. çözümü de kadere iman noktasında aramamız gerekir. bunu nasıl oluşturacağız? yine imanımızı artırmakla. nefsimize karşı iman hakikatlerini tahkik ettirmekle olacak bir iştir.

mk. imanımızı nasıl artırırız? bana göre rezzakı okuyacağız. bunu okuduğumuz gibi hayatta tatbikat yapacağız.

aş. üstad rızık konusunda, ihtiyar ile olmadığını, ihtiyaç ile olduğunu söylüyor. tecrübelerimizin, okumalarımızın pratik hayata da yansıması doğru.

hş. bir olayın failini kulun kendisinde, herhangi bir sebepte bilirsen, ondan gelecek şeyden de korkarsın.

biz olayların faili değiliz, olaylara karşı tercih yapanız.

mk. adam diyor ki, bunu aldık zarar ettik. bundan kar ettik. allahın takdirlerini göre göre öyle bir hale geliyor ki...

hş. bazı insanlar iş alarak kendilerini büyük zannederler. büyük işler aldıkça namazdan niyazdan vazgeçiyorlar. öyle değil. veren allahtır. senin işin, dürüstlük, sünnetullaha uymak, hikmetin gereğini yapmaktır. sonuca karışmayacaksın. sonuca karışan insan, allahın işine bulaşır.

bir dua var: ayaklarımızı sabit kıl diyor, resulullah. yani altın sağlam olacak. yani biz o sağlam yer neresidir, dünya toprağına basarsak, dünya kayar. biz allahın arzına basarsak, allahın rızasına bağlanırsak, hiçbir zaman orası kaymaz. üstadın o pervasızlığı, her şeyin allahtan olduğunu bildiği için. kosturmadaki olay var ya, mucize. kesin, tüm silahlar üstada dönmüş. öldürecekler. general pişman oluyor, özür de diliyor. ama üstad tek adım geriye gitmiyor.

aş. esbaba tevessül, ihtimal hesaplarını nazara almak, hikmeti ilahiyi anlamak açısından değerlidir. korku damarı, hıfzı hayat için verilmiş. yoksa, onunla, kaderi itham edecek bir konuma getirmemek esprisidir. her olayın arkasında cenabı hakkı göreceğim. ama kitaplar, kuran ve hadis, ve kainat kitabı da ne yapacağımı bana bildiriyor. fırtına çıkmış. o kayık orada yüzmez.

rm. "ayağını sabit kılma" duasında aklıma şöyle bir şey geldi: insanın haddinin fevkinde bir şeylere heveslenmesi, yani taşıyabileceğinden daha fazla yük alması, orada zemin sağlam bile olsa, sizin ayaklarınız kaygandır.

rk. ihtimal hesabı asla islami değildir. savaşlarda yüzde yüz bizim aleyhimize olduğu halde, müslümanlar kazanmıştır.

aş. yok. ilk gelen ayette, bire on güç farkı olmasına izin verilmiş, sonraki ayette bire iki fark olması durumunda, savaşabilirsiniz denilmiş.

aş. aslında korku duygusu, allahtan korkmak için verilmiş. kamil insanlar korkuyla allaha yaklaşmaktan çok büyük lezzet duyar.

yy. korkuyla saygı birbirine çok yaygındır. sevgi ise çok kolay duyulabilen bir duygudur. bunlar birbirine zıt olmak zorunda değil.

hş. korku meselesi, toplumları manipüle etmede, çok kullanılan bir tekniktir. güven çok önemli ekonomide. kriz oluyor, bu kriz bazı insanlar için çok güzel bir yönlendirme aracıdır. amerikadaki terör ortamı, amerikan insanını diğer insanları sinek gibi ezmek için meşrulaştırmak için kullanılmıştır.

aş. desisei şeytaniyelerden ikincisi. hubbu cahtan sonra, korku.

hş. ümitsizlik. insanda güvenlik zaafının olması, tercihe en açık hale gelmesi durumudur.

aş. risalede en fazla geçen konu, derdi maişet. geçenlerde lemaları taradım. 20nin üzerinde bu meseleyi söylemiş.

yy. korkuyla ilgili 3 temel köken var. birincisi, yükseklik korkusu. çocuk doğduğu zaman, yüksekten düşme korkusu var. ikincisi, arkasındaki dayanağın çekilmesi. üçüncüsü de yüksek ses. onun dışındaki tüm korkular, öğrenilen korkular.

Hiç yorum yok: